Baştanbaşa Kırgızistan- Skazka Kanyonu- Balasagun

 Issık Göl’ün güney kıyısına geçtiğimiz sabahta artık kaç gündür bu topraklardayız unutmuştuk zira zaman buralarda başka bir boyutta akıyordu. 

Tosor köyü yakınlarında yol kenarında kartal avı sahneleyen atlıları seyretmek için durduk. Bu kartal avının ilerisinde ise bizi bambaşka bir efsane bekliyordu. 

Skazka Kanonu etkileyici doğal oluşumu , coğrafi ve mitolojik bir zenginlik. Vadideki kaya ve tepeler, kumtaşı ve kil tabakalarının rüzgâr ve su erozyonuyla milyonlarca yılda şekillenmesiyle oluşmuş . Demir oksitli kızıl kayalar rüzgâr, yağmur ve güneş etkisiyle  kaleler, ejderha sırtları, deve hörgüçleri gibi şekillere bürünmüş. Yer yer çok kırılgan bir yapıda olduğundan çok dikkatli bir tırmanış gerektiriyordu.

“Masal Vadisi” veya Rusça adıyla Skazka, kayaların şekillerinin devasa yaratıklara, saraylara ve masal kahramanlarına benzetilmesinden geliyor. “Ejderha Sırtı” denen uzun kızıl kaya, eski bir efsaneye göre gölü koruyan dev bir ejderhanın taşa dönüşmüş hâliymiş. Vadinin göle yakın kısmında, uzak siluetler deve kervanı şeklinde görüldüğünden halk inanışında bunlar açgözlülük yüzünden lanetlenip taşa dönüşen tüccarlarmış.

Kırgız kültüründe dağlar ve kayalar sadece doğal varlık değil, hafıza mekânı olduğundan  her şekil bir hikâyeye bağlanıyor ve “Masal Vadisi” bu anlamda hem doğanın hem de hayal gücünün birleştiği bir “açık hava masal kitabı” gibi.

Zorlu olduğunu sandığımız tırmanışın ardından muhteşem bir manzara ile karşılaştık. Ancak sırtlarda ulaştığımız keyif ayaklarımızın altında ufalanan kumtaşlarında kayarak inmek sözkonusu olunca bir maceraya dönüştü. Masal vadisinde geçirdiğimiz zaman ve yürüyüş hikayemize kazındı.

Issık gölü çevresindeki günlerimizi tamamlayarak akşam üzeri Tokmok’a ulaştık. Balasagun topraklarında olan bu coğrafya muhteşem bir tarihi önümüze seriyordu. Çuy Vadisi’nin bereketli topraklarında yükselen Burana Kulesi, zamana meydan okuyan bir hatıra gibi bizi karşıladı. Yalnızca bir taş minare değil; İpek Yolu’nun, Karahanlı medeniyetinin ve kadim Türk-İslam kültürünün izlerini barındıran bir hafıza mekânı. 10. yüzyılın ortalarında, Karahanlılar tarafından kurulan Balasagun şehri, dönemin siyasi, ticari ve kültürel merkezlerinden biriymiş. Bu şehir yalnızca bir başkent değil; aynı zamanda doğu ile batıyı, göçebe kültür ile yerleşik yaşamı buluşturan bir kavşak olmuş. Balasagun, ünlü düşünür Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig” eserini yazdığı yer olarak da biliniyor. Şehrin en dikkat çekici mirası ise 11. yüzyılda inşa edilen Burana Kulesi. İlk yapıldığında yaklaşık 40 metre yüksekliğinde olan bu minare, depremler ve zamanın yıpratıcı etkileriyle bugün 24 metreye kadar kısalmış durumda. Buna rağmen, minarenin tuğla işçiliği ve çevresindeki kalıntılar bize Karahanlı mimarisinin inceliğini fısıldıyor. Burana yalnızca bir minareden ibaret değil. Çevresinde yürürken eski mezar taşlarına ve balballara rastlıyorsunuz. Kimi taşlarda Arap harfleriyle yazılmış dualar ve isimler; kimilerinde ise eski Türk geleneğini yansıtan sade figürler göze çarpıyor. Bunlar, İslamiyet’in Orta Asya’daki ilk dönemlerinden kalma bir geçişin sessiz tanıkları.

Ayrıca kule çevresinde küçük bir açık hava müzesi de bulunuyor. Burada sergilenen taş heykeller ve kitabeler, yalnızca birer arkeolojik obje değil; aynı zamanda o topraklarda yaşamış insanların inançlarını, hayata bakışlarını ve ölüm sonrası dünyaya dair algılarını yansıtıyor. Kulenin dar ve spiral merdivenlerden yukarıya tırmanırken sanki geçmişe doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Tepeye ulaştığımızda ise Çuy Vadisi’nin uçsuz bucaksız manzarası karşımıza seriliyor. Göz alabildiğine uzanan bozkırlar, Tanrı Dağları’nın silueti ve bir zamanlar kervanların iz bıraktığı İpek Yolu yolları…

Burana Kulesi’ni ziyaret etmek, yalnızca bir tarihî mekân görmek değil; aynı zamanda geçmiş ile bugün arasında bir köprüye dokunmak anlamına geliyor. Burada, Karahanlıların izlerini sürerken hem Türk tarihinin köklerine hem de Orta Asya’nın zengin kültürel mirasına tanıklık ettik. 

Özden Gülen 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir