Oylat Mağara-Oylat Şelalesi-Oylat Kaplıcası Yürüyüşü Fotoğraf Galerisi

24 Aralık Pazar sabahı Nokta Dağcılık ekibi olarak yağmur, çamur, soğuk demedik doğa ile buluştuk. Yolumuz çok uzun değildi belki ama yola düşmeye değerdi. Öncelikle de bir mağarada gizli bir âlemin kapısına uzanıverdi.
İnegöl’ün 17 km güneydoğusunda bulunan Hilmiye köyünü geçince Oylat kanyonunun sona erdiği noktada Oylat Mağarasına ulaştık. Sabahın ayazı keskin, vadiyi basan sis gizemliydi. Karşımızda heybetle yükselen kaya kütlesine eriştiğimizde kocaman bir galeriye açılan mağara ağzı bizi bekliyordu.
Girişte aldığımız bilgilere göre mağaranın en yüksek noktası 96 metre imiş. Düzenlenmiş yürüyüş yolları ve yükselen galerilere çıkılan basamakları ile 665 metre derinliğe ulaşan Oylat Mağarası Türkiye’deki en uzun mağaralar arasında sayılıyormuş ve en büyük 2. Mağara konumundaymış. Ziyarete açılmayan galeri uzunluğu 3.5-kilometre imiş, hatta Uludağ’ın zirvesinin derinliklerine kadar uzandığına dair rivayetler de varmış. Yaz-kış sabit olarak 18 derece sıcaklıkta olan mağara astım, nefes darlığı, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına da iyi geliyormuş.
Oluşumu 3 milyon yıla uzanan mağaranın içinde sarkıt ve dikitler yürüyüş yolu boyunca muhteşem sanat eserleri gibi bize harika bir görsel şölen sunuyor, iki kattan oluşan mağaranın içinde ilerlerken suyun kayayı nasıl şekillendirdiğine dair mükemmel örnekler bize eşlik ediyordu. Oylat Mağarası birbirine bağlantılı iki kattan meydana geliyor. İlk katta genişliği 2-3 metre, yüksekliği ise 15 metreyi bulan dar yürüyüş koridorlarının çevresindeki sarkıt ve dikitleri, küçük göletleri görürken, ikinci katta devasa bir galeri ve dik bir merdiven çıkışına hazırlıklı olmak gerekiyordu. Büyük bir çöküntü salonundan oluşan ikinci bölümünde taraçalar şeklinde yükselen kütleler ve üzerinde su kristallerinin pırıl pırıl parladığı cilalanmış yüzeyler görülüyordu. Ayrıca, birbirinden farklı gelişim ve meteorolojik özelliklere sahip bölümlerden oluşan Oylat mağarasında zengin bir canlı topluluğu yaşamaktaymış. Bunlar arasında yarasalar, binayaklılar, kelebekler yer almaktaymış. Bunları bilerek yer yer solgun ışıkla aydınlatılmış galerilerde yürümek, nemi iliklerine kadar hissetmek, ürkütücü gölgelerin arasında nefesi açan havayı solumak… Uçlarda gel-gitlerle yaşanan duygular, bir rüyanın içinde ne olacağını bilmeden yürümek… Mağarada salonları ve katları birbirine bağlayan dar galeri ve geçitlerde yüzü yalayan hava akımını hissetmek… Sarkıtlardan damlayan duyun tıpırtılarını dinlemek… Yaşadığımız çok farklı ve yaşanması gereken deneyim idi.
Mağara ziyaretinin ardından Oylat merkeze hareket ettik ve Şelale yolunda yürüyüşe geçtik. Yağan yağmurun ardından ahşap yürüyüş yolu kayganlaşsa da yer yer kurumuş yapraklar ve taşlarla kaplı zemin ve çamur yürüyüşü zorlaştırsa da şelaleye doğru tırmanışa devam ettik. Zaman zaman iyice dikleşen patikadan ziyade ağır ve kaygan zemin dikkat gerektiriyordu. Yürüyüşün başında başkandan aldığımız talimatlar kulağımızda küçük adımlarla ve gayretle devam ettik. Neydi bunlar? Küçük adımlar ile ilerleyeceğiz, acele etmeyeceğiz, gözümüz önde giden arkadaşın bastığı yerde olacak, bir adım sonrasına odaklanacağız, batonlarla destek alacağız, gerektiğinde sağlam dallara tutunacağız, nefesimizi ayarlayacağız, derin derin diyafram nefesi alacağız. Çağıldayan suyun türküsü, tertemiz hava, serin ama kesmeyen hava eşliğinde şelaleye ulaştığımızda bizleri bekleyen tam bir cennet sefası idi. Verdiğimiz küçük molanın ardından dönüşe geçtik.
Doğada olmak insanı diriltiyor, kendine getiriyor, günün stresinden, hayatımızı işgal eden gereksiz meşguliyetlerden bizi çekip çıkarıyor. Hatta yaşamımıza entegre edeceğimiz ne çok şey öğretiyor. Bir şelale tırmanışında öğrendiklerimizi bir düşünsenize: Hedefe yürürken nefes alma molaları vermek, her basamakta bir sonrakine odaklanmak, adım adım ilerlemek, gerektiğinde destek almasını bilmek… En önemlisi de yolda akıp giderken etrafımızda yer alan muhteşem güzelliklerin farkına varmak, dinlemeyi bilmek, hissetmek, duyumsamak… Ne çok ihtiyacımız var böylesine anlara tazelenmek için değil mi? Doğa yürüyüşleri, dağcılık ve zirveler bakalım bizleri daha ne güzelliklere taşıyacak, daha neler öğretecek.
Böylesi güzel deneyim Oylat gezisi ve köylü pazarı ile devam etti. Ekip olarak en kısa zamanda yeni faaliyetlerde buluşmayı bekliyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir