Nokta Dağcılık ekibi olarak 26 Ocak 2020 Pazar günü Orhaneli Çal Tepe, Kusumlar, Serçeler Köyü Yürüyüşünü gerçekleştirdik.
Sabah 8.00 de Ördekli Kültür Merkezi önünde toplanan ekip Orhaneli istikametinde yola koyuldu.
Orhaneli her zamanki sakinliği ile ekibimizi karşıladı. Orhaneli ve doğa sevdalısı rehberimiz Yüksel Esen ve Ahmet Uğuroğlu ile buluştuktan sonra Çal Tepe yönünde harakete geçildi. Faaliyete başlamadan önce halka olunarak yürüyüş hakkında bilgilendirme yapıldı. Yürüyüş kolay olarak sınıflandırılmasına rağmen elbette ki bir dağ yürüyüşü idi ve çıkışla başladı.
Bir diğer adıyla Bayrak tepesi istikametinde tırmanıken aşağıda Orhaneli sis basmış manzarası ile aşağılarda uzanıyordu. Aslında bu sis maalesef kış gününde yakılan kömürden kaynaklanıyordu. Yine de sisler arasındaki Orhaneli ve etrafını kuşatan dağlar ile manzaranın seyrine doyulmuyordu.
Bayrak tepesinde verilen molanın ardından orman içinde rehberlerimiz önderliğinde yön bulunarak ilerlemeye başlayan ekibimiz ilk defa yürünen bu parkurda, yer yer taşlarla kaplı zeminde orman ve doğa ile içi içe ilerlemeye devam etti.
Kusumlar köyünün yanından geçerek dere kenarındaki düzlüğe ulaşıldığında yemek molası verildi. Zemini boydan boya kaplayan kurumuş yapraklar, dere ve tahta köprü ile huzur dolu bu bölgede ateş yakıldı ve keyifli bir saat geçirildi.
Her ne kadar bölgeden ayrılmak istenilmese de yine yola koyulma vakti gelince Serçeler Köyü istikametinde harekete geçildi.
Bulutların arasından yüzünü gösteren güneş ve gök mavisi altında ikindi vaktine ulaşırken verilen molada rehberimiz Yüksel Esen “beş dakika sessizlik, doğa saygı anı “ dediğinde ekibimiz üyeleri oturdukları yerde gözlerini kapayıp dinlemeye geçtiler. O sessizlikte ağaçları, kuşları, otları, çiçekleri ve dahi toprağı dinlerken aslında iç sesine, benliğine kulak verdiğini fark ettiler. Sessizlik anını gürül gürül bir ses bozdu. Ahmet Uğuroğlu okuyordu:
aynı yalınlıkla ölmek isterim
kırda bir çiçek gibi sakin, gösterişsiz.
mum yerine yıldızlar parlasın üstümde
yeryüzü uzansın altımda sessiz.
ben aydınlık ve özgürlük delisiyim
varsın hainler gizlensinler soğuk bir taş altında
dürüstçe yaşadım ben, karşılığında
yüzüm doğan güneşe dönük öleceğim.
jose marti’nin bir şiiriydi bu . Türkçeye Ataol Behramoğlu çevirmişti. Geçtiğimiz yıl ebediyete uğurladığımız Orhaneli ve doğa sevdalısı Oktay Tüfekçi anısına seslendirmişti. Rahmet olsun.
Bu derin sessizlik ancak böyle sona erebilir, doğaya saygı ve yürüyüş ancak böyle bir silkiniş ile sürdürülebilirdi. Yüksel Esen’in söylediği gibi bir dinlemeyi bilebilsek doğanın bize söyleyeceği ne çok şey vardı. Kuşlar, yapraklar, rüzgar, dallar, toprağın altında ve üstündekiler adeta kulağımıza hikayelerini fısıldıyorlardı. Aslında sadece sessizlikte de değildi doğaya saygı. Her türlü gürültüde bile insanın içindeki sessizlikte akıp gidecekti.
Yürüyüş boyunca ekibin yüksek enerjisi dalga dalga yayıldı, dağlarda yankılanıp geri döndü. Orhaneli’nden başlayan faaliyet geniş bir ‘C’ çizdikten sonra Serçeler köyünde sona erdi.
Hiç bitmesin denilen gün de yavaş yavaş akşama dönüyordu. Akşam çayını Orhaneli çay bahçesinde içen ekibimizin üzerinde tatlı bir yorgunluk vardı.
Organizasyonu yapan Başkan Hacer Özkalender’e , faaliyet sorumlusu Songül Çelik’e , rehberimiz Yüksel Esen’e ve Ahmet Uğuroğluna gönülden teşekkür ediyor yeni faaliyetlere diyoruz.
Özden Gülen
@karspor
@osmangazibelediyesi
@smountaingoals
@noktadagcilik
doğayı seven insanı sever allah sizden razı olsun