Nokta Dağcılık ekibi olarak Temmuz’un son Pazarında Orhaneli Ağaçhisar Kaplıcaları- Fadıl Ilıcaları – Kabaklar Köprüsü Yürüyüşünü gerçekleştirdik.
Sabah 8 de Ördekli Kültür Merkezi önünde toplanan ekip Orhaneli İstikametinde yola koyuldu.
Orhaneli her zamanki sakinliği ile ekibimizi karşıladı. Rehberimiz Ahmet Uğuroğlu ile buluştuktan sonra Ağaçhisar yönünde harakete geçildi. Köyün vadiye nazır mükemmel manzarası önünde halka olunarak yürüyüş hakkında bilgilendirme yapıldı. Rehber Ahmet Uğuroğlu’nun ardından grubun öncü ve artçısı belirlendi. Yürüyüş kolay diye sınıflandırılmasına rağmen elbette ki bir dağ yürüyüşü idi ve dik bir inişle başladı.
Vadiye inildiğinde dere kenarındaki dar sırttan devam ettik.. Zaman zaman kayganlaşan taşlar yürümyi yavaşlatsa da büyüleyici doğa ve derenin serinliği, yeşilin aksettiği sudaki görsel şöleni ile zamanı unuttuk.. Bambaşka bir boyuta geçtik.
Güzergahımızdaki Ağaçhisar kaplıcaları olabildiğince doğallığı ile kaynıyor, Fadıllı ılıcası havuzda yüzyıllardır şifa dağıtıyordu.
Mola verdiğimiz dere kenarında buz gibi suya ayaklarımızı soktuğumuzda bütün negatif enerjimizin akıp gittiğini hissettik.
Yürüyüşçülerimizden Oğuzhan gün boyu taşıdığı su ile yürekleri serinletti, yol boyu erik, elma, fındık toplayıp bizlerle paylaştı. Geçişlerde ellerimizden tuttu. Nerede ihtiyacımız olsa oradaydı.
Rehberimiz Ahmet Uğuroğlu verilen molada: “ beş dakika sessizlik, doğa saygı anı “ dediğinde tam de ne olacağını baştan kestiremedik ama o sessizlikte ağaçları, kuşları, otları, çiçekleri ve dahi toprağı dinlerken aslında iç sesimize, benliğimize kulak verdiğimizi fark ettik. Hatta “bir daha hiç konuşmasak mı” diye düşündüm. Sessizlik anını gürül gürül bir ses bozdu. Ahmet Uğuroğlu okuyordu:
“aynı yalınlıkla ölmek isterim
kırda bir çiçek gibi sakin, gösterişsiz.
mum yerine yıldızlar parlasın üstümde
yeryüzü uzansın altımda sessiz.
ben aydınlık ve özgürlük delisiyim
varsın hainler gizlensinler soğuk bir taş altında
dürüstçe yaşadım ben, karşılığında
yüzüm doğan güneşe dönük öleceğim. “
Jose Marti’nin bir şiiriydi bu . Türkçeye Ataol Behramoğlu çevirmişti. Ve çok kısa zaman önce ebediyete uğurladığımız Orhaneli ve doğa sevdalısı Oktay Tüfekçi anısına seslendirmişti. Rahmet olsun.
Bu derin sessizliği, doğaya saygıyı ancak böyle bir silkiniş ile devam ettirebilirdik. O anda anladım ki sadece sessizlikte değildi doğaya saygı. Her türlü gürültüde bile içimizdeki sessizlikte akıp gidecekti.
Zaman zaman su kanalının içinde devam eden yürüyüşümüz bir dağ evinin önünde oturan yaşlı teyze ile renklendi, tulumbadan çekilen su ile neşelendi, bereketlendi.
Grubun yüksek enerjisi dalha dalga yayıldı, dağlarda yankılanıp geri döndü.
Hiç bitmesin denilen gün de yavaş yavaş sona erdi.
Kabaklar köprüsüne yaklaşırken uzun bir parkuru tamamlamanın huzuru içindeydik.
Akşam çayımızı Orhaneli çay bahçesinde içerken üzerimizde tatlı bir yorgunluk vardı.
Organizasyonu yapan Başkan Hacer Özkalender’e , faaliyet sorumlumuz Ömür Büyüköztürk’e ve başarılı rehberimiz Ahmet Uğuroğluna gönülden teşekkür ediyor yeni faaliyetlere diyoruz.