1992 – 1995 yılları arasında yaşanan ve tüm Avrupa’nın seyre durduğu Bosna Savaşı’nda 312 bin kişi öldü ve bunların 35 bini çocuktu.
Tarihin “Srebrenica katliamı” diye kaydettiği soykırım ise burada yaşandı. Savaşın son dönemlerinde, 11 Temmuz 1995’de, Dayton antlaşması’nın gündemde olduğu günlerde, Birleşmiş Milletler Srebrenica’yı güvenli bölge ilan etti, komuta ise Hollandalı askerlerdeydi.
Hollandalı Birleşmiş Milletler askerlerinin “artık bizim korumamız altındasınız” sözüne inanan Boşnaklardan silahlarını teslim etmeleri istendi, pek çoğu silahlarını teslim etti.
Birkaç gün sonra, sırp general Ratko Mladic ile anlaşan Hollandalı Birleşmiş Milletler askerleri güvenli bölgeyi terk ettiler. Müslüman Boşnaklar artık sırpların elindeydi.
Ratko Mladic ekranların karşısına geçip; ” Osmanlı’ya başkaldırışımızın anısına, şimdi müslümanlardan intikam alma zamanıdır“, dedikten sonra “Srebrenica katliamı” da başladı.
Bugün sadece Srebrenica’da katledilenlerin yattığı Potaçari şehitliği’nin tam karşısındaki akü fabrikasında, akla gelebilecek en acı ölüm şekilleri ile 2000 Boşnak katledildi.
Katliamdan kaçmak için civar köylerden gelen 15 bin bosnalı Müslüman Potaçari köyünde bir araya geldi ve Müslümanların kontrolundaki Tuzla bölgesine doğru yürüyüşe başladılar.
3 aydan fazla süren bu yürüyüş sırasında gündüzleri ormanlarda saklanıp geceleri yüründü ancak Sırplar uzunluğu 10km’yi bulan bu insan konvoyundan ele geçirdiklerini katledip, toplu mezarlara gömmeye devam ettiler.
Öyle ki bazı toplu mezarlardaki insan sayısı 500-600 sayısını buluyordu. Bu yürüyüş sırasında 8372 Bosnalı Müslüman Sırplar tarafından katledildi. Yürüyüşe başlayanların ancak yarısı güvenli bölgeye ulaşabildiler.
Yaşanılan bu acıyı unutulmadığını, unutulmayacağını göstermek için her yıl Srebrenica Potaçari köyü-Tuzla Nevzuk köyü arasında gerçekleştirilen 110km’lik yürüyüş Mars Mira / Barış Yürüyüşüdür.
Tarihe “Srebrenica katliamı” olarak geçen, “Avrupa’nın göbeğinde yaşanılmasına müsaade edilmiş” bu acıyı paylaşmak üzere dünyanın dört bir yanından gelen binlerce katılımcı ile beraber 110km uzunluğundaki aynı güzergah üzerinde, 3 gün süren bu yürüyüş ile o yıllara geri dönülür.
Yürüyüş güzergahı boyunca, bulunan toplu mezarların yanından geçmek, 15 yıl önce o an bulunulan noktalarda, yüzlerce Müslüman Bosnalı’nın katledildiğini ve hemen biraz ilerideki çalıların arasına ya da az ilerdeki ormanlık alana toplu olarak gömüldüklerini hissetmek, görmek insana utancı ve acıyı beraber yaşatır.
Mars Mira yürüyüşü, her yıl toplu mezarlarda bulunan insanların dna testleri ile kimlik tespitlerinin yapıldıktan sonra Potaçari köyünde ki şehitlikte toprağa verildiği bir tören ile son bulur.
Bu toplu mezarlar nasıl bulunuyor diye merak ediyorsanız söyleyelim. Aradan geçen süre içinde toplu mezarlardaki bedenlerin çürümesiyle, toprka organik olarak zenginleşiyor, yapısı değişiyor. Bu tür topraklarda ise yabanciçeği artemis yetişmeye başlıyor.
Bosna’lıların mavi kelebek (polyommatus icarus) adını verdiklerini kelebeklerse ise sadece bu çiçekler üzerine konuyor. Her baharda mavi kelebeklerin peşinden giden Boşnaklar, kuş uçmaz kervan geçmez noktalarda, üzerleri artemis çiçekleri ile kaplı yeni toplu mezarlar buluyorlar.
Bu güne kadar bulunmuş 500 toplu mezarın 300 ü mavi kelebekler ile ortaya çıkarılmıştır.
Dualarımız o topağın bağrındaki kardeşlerimizle. Kalbimiz onları anmak için Mars Mira’ya katılanlarla ve önümüzdeki yıllarda onların arasında olabilmek umudu ile.